Sunday, September 28, 2014

Koşuyorum ama Niye?



Ted'in en sevdiğim yanı her daim ilham veren bir insanla karşılaşmam, onların hikayelerini dinleme fırsatı bulmam. Bu hikayeler hayata tutunmaya, iyiki yaşıyorum demeye, insanlar için iyi bir şeyler yapmaya olan inancımı katlıyor.

Yaklaşık 1 yıldır uzun mesafe koşuyorum. İlk antremanlara başladığımda o kadar sıkıldım o kadar sıkıldım ki hem koştum hem niye yapıyorsun bunu dedim, ama hiç bırakmadım. Şimdi Avrasya'da 15 km koşacağım. Koşarken kendimle, hayatla, ille ilgili bir şeyler keşfetmeye başlayınca Ted'le 21 gün deneyine yazmayı planladım ki yine şahane bir kadınla tanıştım.

Her koşucu koşu'da birşeyler buluyor. Ben başarma hissimi, kendime iyi bakıyor hissimi, güçlendiğimi farketme hissmi tatmin için koşuyorum. Koşarken hem kendime, hem hayallerime odaklanabiliyorum.

Bu harika Lübnan'lı kadın May El-Khalil de hayaller kurmak ve onları başarmak için koşuyormuş. Koşuyormuş diyorum çünkü bir antreman sırasında kamyon çarpması ile hayatı değişiyor. 2 yıl hastanede yaşıyor ve 36 ameliyat oluyor. Hepimiz hayata tutunacak bir şeyler arıyoruz. En güçlümüz en zor zamanlarda bu nedeni bulup ya da yaratıp devam edenlerden oluyor. 

Bu psikolojiden ve fiziksel zorluktan kurtulmak için Lübnan gibi sürekli bir iç savaş, ekonomik, politik ve dinsel çatışmanın olduğu ülkede uluslararası bir Marathon düzenlemeye karar veriyor. Büyük bir mücadele ve emek ile önce insanlara marathonu, koşmayı ve kendi hikayesini anlatıyor. Ve başarıyor diyor ki "söylediklerini başarırsan insanlar sana inanır" 

2003'te 49 ülkeden 6k koşucu ile Lübnan için ve insanlara barışa ve umuta inanacakları bir gün verebilmek hayalini gerçekleştiriyor.

Geçen yıllarda yaşanan pek çok felakette koşular düzenleyerek insanların ınacını tazeliyor ve onları biraraya getiriyor.

Koşu kendi fiziksel gücünüzle mücadele olduğu kadar zihninizle yaptığınız mücadele. En çok kendi iç sesinizi dinleme fırsatı buluyorsunuz. Hele ki aynı amaç için bir araya gelen insanları görünce çok daha mutlu oluyorsunuz. Kendi sesini dinleme dışında aynı lübnan'lı kadın gibi çok ilginç hayatlarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin Avrasya'da yokuş koşarken ve zihnimden "azcık yürüsem ne olur" dediğim anlarda yanımdan engelli bir koşucuyu sandalyesinden ieterek koşan bir başka koşucu geçti. Utandım, duygulandım devam ettim. Eskişehir'de yağmurda koşarken ve bırakmaya yeltenirken 80 yaşlarında bir kadın geçti. Devam ettim. 

Lübnan'lı bu şahane kadın gibi ülkemizde de şahane bir Sivil Toplum Örgütü var. ADIM ADIM. Epeydir uzun mesafeli koşularda koşan herkese bir amaç edindirmeye, topluma bir nebze olsun katkı yapmanıza fırsat vermeye çalışıyorlar. Runtalya'da ben kadın eğitimi için koştum. Neredeyse 20 kadına okuma yazma fırsatı vermiş olduk bağışçılarımızla beraber.
http://www.adimadim.org 5 yıldır iyilik peşinde koşuyorlar. 

Umarım bu yazıdan sonra sizde koşmaya hatta ADIM ADIM ile koşmaya başlarsınız.